TURK TİCARET KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
GENEL GEREKÇE
Ülkemiz, sahip olduğu stratejik konum ve dinamik ekonomisi ile uluslararası arenada aktif bir ticaret merkezîdir. Küresel ekonomi ile ticaret uygulamalarının hızla dönüştüğü bir dünyada ticaret politikalarının uygulanmasına yönelik tedbirlerin alınması ülkemizin ekonomik büyümesine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu bağlamda Kanun Teklifiyle, ticari hayatta yaşanan gelişmelere uygun olarak muhtelif konulara ilişkin ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.
Bu çerçevede Teklif ile; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununda yapılan düzenleme ile Kooperatif Bilgi Sistemine kaydı gerçekleştirilemeyen ortaklara yönelik veri eksikliklerinin giderilmesi ve geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını teminen süre uzatımı yapılmaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda yapılan düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022 tarihli ve E:2020/67, K:2022/139 sayılı kararının gereği yerine getirilerek, kadro ihdas ve iptal yetkisi bakımından oluşan hukuki ve fiili imkânsızlığın giderilmesi ve Rekabet Kurulunun kadro, unvan ve derece değiştirme yetkisinin açıklığa kavuşturulması amaçlanmaktadır. Yine Teklifle, 4054 sayılı Kanunda öngörülen henüz bir ihlal isnadının bulunmadığı soruşturma bildiriminin tebliği aşamasında tarafların savunma verme yükümlülüğü kaldırılmakta ve soruşturmanın daha hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesini teminen soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenlerin soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olması halinde ek görüş verecekleri düzenlenmektedir. 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 53 üncü maddesinde değişiklik yapılarak ürün ihtisas borsasındaki aracılık işlemleri 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunundaki hükümlere benzer yaklaşımla düzenlenmektedir.
Bu kapsamda, borsada işlem yapacak aracılara ilişkin takas süreçlerinde riskin azaltılması ile yatırımcı güveninin pekiştirilmesi amacıyla teminat ve garanti fonu mekanizmaları oluşturulmaktadır. 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununda değişiklik yapılarak lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili smıflandırıcıların faaliyetleri kapsamında Kanunda öngörülen aykırılıklara yönelik caydırıcılık ve etkinliğin artırılmasını sağlamak üzere, bu aykırılıklar için öngörülen idari para cezası yaptırımlarının günümüz koşullarına göre ve fiilin içeriği esas alınarak güncellenmesi sağlanmakta ve lisanslı depoculuk faaliyetleri kapsamında lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların uygulamalarında görülen durumlar ile şikâyet ve başvurular esas alınarak mevcut düzenlemelerde yer almayan aykırı eylemler tanımlanarak, bu aykırılıkları işleyenlere yönelik olarak idari para cezalarının uygulanması Öngörülmektedir.
Böylelikle lisanslı depoculuk sistemine olan güvenin artırılması, sistemin gelişmesi, yaygınlaşması ile mudilerin hak ve menfaatlerinin korunması amaçlanmaktadır. 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle kapalı pazar yerlerindeki satış yerleri ve diğer yerlerin, pazarcılara yüksek fiyatlarla kiralanmasına neden olan sınırlı ayni hak yöntemi ile kiralama usulünün kaldırılarak, pazar yerlerinde bulunan satış yerlerinin yalnızca tahsis usulü ile kullandırılması, böylece pazarcıların maliyetlerinin azaltılması amaçlanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunda değişiklik yapılarak şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması ve belirli konularda uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
Bu kapsamda; Anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin, yönetim kurulunun görev süresine uyumlu olarak seçilebilmesine imkân tanınması, şirketin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmalarına dair yetkinin yönetim kurulunca devredilebilmesinin sağlanması ve yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yönetim kurulu başkanına yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmesi ve yönetim organında müzakere ortamının oluşmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır. 25/11/2023 tarihli ve 32380 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Karan uyarınca, anonim ve limited şirketlerin en az sermaye tutarları yükseltilmiştir. Yeni en az sermaye tutarları 1/1/2024 tarihinden sonra kurulan anonim ve limited şirketler bakımından uygulanmaktadır.
Bu tarihten önce ticaret siciline tescil edilmiş olan ve sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan şirketler bakımından 31/12/2026 tarihine kadar intibakın sağlanması ve intibakın sağlanmamasının sonuçları düzenleme altına alınmaktadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapılarak Anayasa Mahkemesinin 13/9/2023 tarihli ve E:2022/70, K:2023/152 sayılı kararı doğrultusunda Reklam Kurulunun içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenleme yapılmakta, erişim engellenmesi kararı öncesi içeriğin çıkarılmasına yönelik bir bildirim usulü getirilmektedir. Ayrıca satıştan kaçınılan mal veya hizmetlere ilişkin idari para cezaları artırılarak aykırı fiile caydırıcı bir yaptırım uygulanması hedeflenmekte; yaptırımın kabahatin haksızlık içeriği ve fiilin ağırlığı ile orantılı olmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Yine 6502 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle, servis istasyonlarında tespit edilen eksiklik ve aykırılıklarda cezanın uygulanmasına ilişkin yaklaşımda değişikliğe gidilerek satış sonrası hizmetler konusunda yaşanan tüketici mağduriyetlerinin azaltılması hedeflenmektedir.
Ayrıca devre tatil/devre mülk satışı hakkında yapılan düzenleme ile madde metni daha açık ve belirli hale getirilmektedir. 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk eylemleri için öngörülen idari para cezası tutarlarının yükseltilmesi ve böylece Kanun kapsamında gerçekleştirilen denetimlerin etkinliğinin ve denetimler neticesinde uygulanan idari yaptırımların caydırıcılığının artırılması amaçlanmaktadır, 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanununda yapılan değişiklikle, güvensiz ürün ihraç eden firmalara caydırıcı cezalar verilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE gerekçeleri
MADDE 1- Maddeyle, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun geçici 8 inci maddesinde yapılan değişiklik ile; Kooperatif pay defterlerinde faal ortak olarak yer alan fakat Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası bilgileri bulunmaması nedeniyle Kooperatif Bilgi Sistemine kaydı gerçekleştirilemeyen ortaklara yönelik veri eksikliklerinin tamamlanması, Kooperatif ve Üst Kuruluşlarına yönelik olarak yürütülen bilgilendirme ve sistem kullanımı eğitimi çalışmalarının ülke sathında tamamlanarak Kooperatif Bilgi Sisteminin kooperatifler, ilgili Bakanlıklar ve taşra teşkilatlarınca etkin kullanılması ve adli ve idari para cezalarının uygulanmasına yönelik geçiş sürecinde oluşan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
MADDE 2 - Ülkemizde faal durumda olan yaklaşık 35.000 kooperatifin yaklaşık yüzde onu kooperatif intibak işlemlerini tamamlamış olup yaklaşık yüzde on beşi ise intibak işlemlerine devam etmektedir. Kooperatifçilik sektöründeki bu gecikmenin ticari hayatı etkileyecek olumsuzluklara yol açmamasını teminen maddeyle intibak süresinde değişiklik yapılarak anasözleşmelerini değiştirmeleri için öngörülen süreye 2 yıl daha ilave edilmektedir.
MADDE 3- Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022 tarihli ve E:2020/67, K:2022/139 sayılı karan ile 4054 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin "Ekli (I) sayılı Cetveldeki toplam kadro sayısını geçmemek ve mevcut kadro unvanları veya 10/7/2018 tarihli ve 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi eki cetvellerde yer alan kadro unvanları ile sınırlı olmak kaydıyla hizmet sınıfı, kadro, unvan ve derecelerin değiştirilmesi ile bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurul yetkilidir." şeklindeki üçüncü fıkrası Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. İptal hükmü doğrultusunda, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (III) sayılı Cetvelde yer alan diğer düzenleyici ve denetleyici kurumların kuruluş kanunlarında yer alan düzenlemelerle uyumlu olarak, Kurumun personel kadro unvanları, kadro dereceleri ile sayılarına ilişkin temel kurallar maddeyle açık olarak düzenlenmektedir.
MADDE 4- Kurulun soruşturma yapılmasına ilişkin karan üzerine ilgili taraflara 15 gün içinde bildirimde bulunulmaktadır. Soruşturma bildirimi, 4054 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin ihlal edilip edilmediğinin tespitine yönelik olarak aynı Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca soruşturma açılmasına karar verildiği hususunu ve sÖz konusu soruşturmanın dosya numarası bilgisini, ilgili taraf hakkında açılan soruşturmaya dayanak oluşturan bulgu ve değerlendirmeler ile bu bildirim üzerine ilgili taraftan bildirim ve bildirimin ekinde yer verilen bulgu, iddia ve değerlendirmeler hakkında yapacağı ilk yazılı savunmasının 30 gün içinde gönderilmesi talebini içermektedir. Ancak, bu aşamada soruşturmanın açılmasına neden olan bir şüphe söz konusu olmakta, ilgili tarafa rekabet ihlali isnadı yapılmamaktadır. Diğer taraftan, 4054 sayılı Kanunda rekabeti bozucu davranışlar hakkında yapılacak soruşturmaların usulü düzenlenmiş, aynı Kanunun 43 üncü maddesinde; soruşturma açılmasına karar verilmesi üzerine taraflara soruşturma açıldığı hususunun bildirilmesi ve bu bildirime ilişkin ilgililerin savunmasının alınması zorunluluğu getirilmiştir. Savunma hakkının etkin bir biçimde kullanılabilmesi için isnadın ve isnada dayanak oluşturan delillerin bilinmesi önem arz etmektedir. Maddede yapılan değişiklikle Kurulun haklarında soruşturma açılmasına karar verdiği teşebbüslere, bu durumu 15 gün içinde bildireceği fakat soruşturma konusu iddialara ilişkin henüz bir ihlal isnadının söz konusu olmadığı ve soruşturma raporunun tekemmül etmediği soruşturma bildiriminin tebliği aşamasında, teşebbüslerin yazılı savunma verme yükümlülüğü kaldırılmaktadır. Bu şekilde hem tarafların daha etkin savunma yapabilmesine olanak sağlanmakta hem de soruşturma süreçlerinin daha seri ilerlemesi amaçlanmaktadır.
MADDE 5- Soruşturma süreçlerinin daha etkin yürütülebilmesini teminen maddede yapılan değişiklikle tarafların soruşturma raporunun tebliği üzerine 30 gün içerisinde vermeleri gereken savunmaya ilişkin sürenin haklı gerekçeler sunulması halinde bir katına kadar uzatılabileceği, soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenlerin anılan savunmaya ancak soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olması halinde yazılı görüş verebilecekleri düzenlenmektedir. Zira soruşturmayı yürütmekle görevlendirilenlerin soruşturma raporundaki görüşlerinde bir değişiklik olmamasına rağmen ek görüş vermeleri halinde soruşturma raporunda yer alan hususların tekrarına gidilmekte, yeni bir husus ortaya konulmadığı halde soruşturma süreci uzamaktadır.
MADDE 6- 5174 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklikle, sermaye piyasası mevzuatına benzer yaklaşımla, ürün ihtisas borsalarında gerçekleştirilen işlemlerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesinin sağlanması ve oluşabilecek zararların tazmini amacıyla Bakanlık tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde ürün ihtisas borsaları veya ürün ihtisas borsaları tarafından takas merkezi olarak yetkilendirilen kuruluşça teminat alınabilmesi ve garanti fonu oluşturulabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Borsanın veya borsa tarafından takas merkezi olarak belirlenecek kuruluşun borsada gerçekleştirilen işlemlerden dolayı mali sorumluluğu, tesis edilecek limitler dâhilinde ve alınacak teminatlar ile garanti fonu varlıklarıyla sınırlı olacaktır. Ayrıca, alınacak teminatların ve garanti fonundaki varlıkların amacı dışında kullanılmaması ve korunması kanunla güvence altına alınmaktadır. 53 üncü maddenin on üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, aracıların vereceği hizmetler arasına müşteri hesaplarındaki nakit alacak bakiyelerinin nemalandırılması hususu dahil edilerek yatırımcıların aracılar nezdinde tutulacak varlıklarının daha etkin yönetilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 7- 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununda değişiklik yapılarak lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların faaliyetleri kapsamında Kanunda öngörülen aykırılıklara yönelik caydırıcılık ve etkinliğin artırılmasını sağlamak üzere, bu aykırılıklar için öngörülen idari para cezası yaptırımlarının günümüz koşullarına göre ve fiilin içeriği esas alınarak güncellenmesi sağlanmakta ve lisanslı depoculuk faaliyetleri kapsamında lisanslı depo işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların uygulamalarında görülen durumlar ile şikâyet ve başvurular esas alınarak mevcut düzenlemelerde yer almayan aykırı eylemler tanımlanarak, bu aykırılıkları İşleyenlere yönelik olarak idari para cezalarının uygulanması öngörülmektedir. Böylelikle lisanslı depoculuk sistemine olan güvenin artırılması, sistemin gelişmesi, yaygınlaşması ile mudilerin hak ve menfaatlerinin korunması amaçlanmaktadır.
MADDE 8- 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle kapalı pazar yerlerindeki satış yerleri ve diğer yerlerin, pazarcılara yüksek fiyatlarla kiralanmasına neden olan sınırlı ayni hak yöntemi ile kiralama usulünün kaldırılarak, pazar yerlerinde bulunan satış yerlerinin yalnızca tahsis usulü ile kullandırılması, böylece pazarcıların maliyetlerinin azaltılması amaçlanmaktadır.
MADDE 9- Kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinin sınırlı ayni hak yöntemi ile pazarcılık mesleğinden olmayan diğer kişilere verilmesi ve bu yerleri alan kişilerce de satış yerlerinin pazarcılara tekrar kiralanması ve bu kira bedellerinin yüksek olması, pazarcıların maliyetlerinin artmasına ve dolayısıyla bu maliyetlerin tüketiciye yansımasına neden olmaktadır. Ayrıca, bu yerlerin pazarcı mesleği dışındaki kişiler tarafından yatırım aracı olarak görülmesi, kapalı pazar yerlerindeki satış yerlerinin fiyatlarının yükselmesine yol açmakta ve pazarcılık mesleği ile iştigal edenlerin buralarda satış yeri almaları zorlaşmaktadır. Yapılan değişiklik ile bu sorunların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
MADDE 10- Maddeyle, 5957 sayılı Kanunun 7 ve 11 inci maddelerinde yapılan değişikliğe uyum sağlanması amacıyla geçici 1 inci maddede değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 11- 5957 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, pazar yerlerindeki satış yerlerinin kiralama usulüne son verildiğinden, sınırlı ayni hak sahipleri ile kiracılarının haklarının korunması amacıyla 3/5/2024 tarihinden önce mevcut kapalı pazar yerlerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve kiracılık haklarının daha önce tesis edilen sınırlı ayni hak süresinin sonuna kadar geçerli olması sağlanmıştır.
MADDE 12- Mevcut düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilmekte iken yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin her yıl seçilmesi gerekmektedir. Bu durum anonim şirketlerde, yönetim kurulu Kanunda öngörülen azami süre olan üç yıl süre için seçilmiş olsa dahi her yıl yönetim organizasyonunu yeniden belirleme yükümlülüğü getirmekte ve yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin bir sonraki yıl seçilmediği durumlarda Kanunda yönetim kurulu başkan ve başkan vekiline atfedilen yetki ve görevlerin kim tarafından kullanılacağı hususlarında uygulamada tereddüt oluşturmaktadır. Maddede yapılan değişiklikle, yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin, yönetim kurulunun görev süresine uyumlu olarak seçilebilmesine imkân tanınmaktadır.
MADDE 13- 6102 sayılı Kanunun 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların tamamının atanmaları ve görevden alınmaları yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır. Yönetim kurulu kararı ile yerine getirilmesi gereken bu işlemler, yetki devrine konu edilememektedir. Fıkranın anılan bendinde yer verilen "müdürler ile ayni işleve sahip kişiler" ifadesi ile aynı fıkranın (a) bendinde hüküm altına alınan "üst düzey yönetim"e ilişkin düzenleme yapılmasının amaçlandığı, üst düzeyde yönetimin genel işletme politikası başta olmak üzere yatırım, finansman, temettü gibi politikaların belirlenmesi, belirlenen politikalar çerçevesinde hedeflere ulaşılması için araçların seçilmesi, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının veya ulaşılıp ulaşılmayacağının belirlenmesi, fınansal uygulamaların kontrolü ve stratejilerin tespiti olduğu, bunları gerçekleştirecek üst düzeyde yöneticinin de yönetim kurulu tarafından belirlenen stratejiyi, politikaları, makro planlan uygulayacak yönetim teşkilatının başındaki kişiler olduğu, ancak buna rağmen (d) bendinin lafzı dikkate alındığında şirketin tüm müdürlerinin ve imzaya yetkili olanların atanmaları ve görevden alınmalarının yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasında yer aldığı ve hükmün yorumunda uygulamada ihtilaflar yaşandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte şirketlerin kurumsallaşması ve rekabet güçlerinin artırılması bakımından, şirket faaliyetlerinin şirket merkezi dışındaki yerlerde yürütülmesi adına şube açılması günümüz ticari hayatının gerekliliklerinden biri haline gelmiştir. Mevcut ve yeni açılacak şubelere ilişkin süreçlerin hızla tamamlanması da büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, şube ağı geniş olan ve temsile yetkili çalışan sayısı fazla olan şirketlerde görevli her düzeyde çalışanın atanma ve görevden alınmalarına ilişkin yetkinin yönetim kurulunca devredilememesinin iş süreçlerini zorlaştırdığı değerlendirilerek, şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması adına şirketin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmaları yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasından çıkarılması ve uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 14- 6102 sayılı Kanunun 392 nci maddesinde yönetim kurulunu toplantıya çağırma yetkisi yalnızca yönetim kurulu başkanına ve Kanunun genel düzenlemeleri uyarınca yönetim kurulu başkanına ulaşılamadığı hallerde yönetim kurulu başkan vekiline bırakılmıştır. Ancak yönetim kurulu toplantısı yapılması ve müzakere ihtiyacının ortaya çıktığı bazı hallerde yönetim kurulu başkanı bu isteme sessiz kalabilmektedir. Bu durum şirketin idaresi yetki ve görevini yürüten yönetim kurulunun karar alma süreçlerini zora sokmakta ve yönetim kurulunun çoğunluğunun iradesinin uygulamaya yansımasına engel olmaktadır. Bu halde konu yargılama süreçleri neticesinde çözüme kavuşturulabiliyor olsa da bu durum şirketin karar alma süreçlerini uzatmakta ve yargının iş yükünü artırmaktadır. Yapılan değişiklikle, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmekte, yönetim kurulu başkanınca yönetim kurulunun yine de toplantıya çağırılmadığı veya başkana/başkanvekiline ulaşılamadığı hallerde istemin doğrudan çağrı sahiplerince yapılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Böylelikle yönetim organında müzakere ortamının oluşmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
MADDE 15- Uygulamada, 6102 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi uyarınca kaydı silinen şirket veya kooperatifler hakkında açılan ihya davalarında, yargılama sonucunda ihya karan ile birlikte davaya yasal hasım olarak iştiraki zorunlu olan ticaret sicili müdürlükleri aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilebilmektedir. Madde hükümlerini uygulamakla yükümlü olan ve madde uyarınca gerekli işlemleri yerine getiren ticaret sicili müdürlükleri aleyhine bu yönde hüküm tesis edilmesi uygun olmadığından, uygulamada yaşanan tereddüt ve mağduriyetleri ortadan kaldırmak adına ve yürürlüğünden sonra verilecek hükümlerde uygulanmak üzere on beşinci fıkraya son cümle eklenmektedir.
MADDE 16- 25/11/2023 tarihli ve 32380 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca, 6102 sayılı Kanunun 332 nci maddesinin birinci fıkrasında anonim şirketler için 50.000 Türk Lirası olarak öngörülen en az esas sermaye tutarı 250.000 Türk Lirasına, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde 100.000 Türk Lirası olarak öngörülen en az başlangıç sermayesi tutarı 500.000 Türk Lirasına; Kanunun 580 inci maddesinin birinci fıkrasında limited şirketler için 10.000 Türk Lirası olarak öngörülen en az esas sermaye tutarı 50.000 Türk Lirasına yükseltilmiştir. Yeni en az sermaye tutarları 1/1/2024 tarihinden sonra kurulan anonim ve limited şirketler bakımından uygulanmaktadır. Bu tarihten önce ticaret siciline tescil edilmiş olan ve sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan şirketler bakımından sermaye intibakına yönelik düzenleme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Birinci fıkra ile sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan anonim ve limİted şirketlerin, 31/12/2026 tarihine kadar yeni sermaye düzenine intibak sağlamaları gerekmektedir. Bu intibakı sağlamayan şirketler infisah etmiş sayılacak ve Kanunda öngörülen tasfiye sürecini başlatarak ticaret sicili kaydının terkinini sağlamaları gerekecektir. İlaveten, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerin birinci fıkrada belirtilen tarihe kadar başlangıç sermayeleri ile çıkarılmış sermayelerine ilişkin intibakı sağlamaları gerekecektir. Bununla birlikte, bu şirketlerde intibak hususunda belirsizliklerin ve mağduriyetlerin yaşanmaması için düzenlemede ilave bir tedbir öngörülmektedir. Örneğin, başlangıç sermayesi 300.000 Türk Lirası, çıkarılmış sermayesi ise 1.000.000 Türk Lirası olan kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş olan bir şirket, başlangıç sermayesi 500.000 Türk Lirasından az olduğu için infisah durumuyla karşılaşmayacak, bu ve benzeri durumda bulunan şirketler intibakı sağlamadıkları takdirde çıkarılmış sermayeleri 250.000 Türk Lirası ve üzerinde olduğu müddetçe kayıtlı sermaye sisteminden çıkmış sayılacaktır. Çıkarılmış sermayenin, 250.000 Türk Lirasının altında olması halinde ise bu şirketler de infisah etmiş sayılacaktır. İkinci fıkrayla, anonim ve limited şirketlerin intibak sürecini daha hızlı ve kolay bir şekilde tamamlamalarına imkân sağlanmaktadır. Düzenlemeyle, anonim ve limited şirketlerin nisap engeliyle karşılaşmamaları ve imtiyazlı pay sahiplerinin Kanun hükmüne uyum sağlanması amacıyla yapılacak sermaye artırımını imtiyazlarını kullanarak engellememeleri amaçlanmıştır. Nisabın aranmadığı ve aleyhe imtiyazın kullanılmadığı kararların Kanunda öngörülen yeni sermaye tutarına intibak amacıyla alınacak kararla sınırlı olacaktır. Üçüncü fıkrayla. Ticaret Bakanlığına birinci fıkrada öngörülen üç yıllık süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatma yetkisi verilmektedir.
MADDE 17- 6502 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin on ikinci fıkrasının beş ve devamı cümlelerinde yer alan Reklam Kurulunun erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenlemenin kamu yararı amacına uygun olmakla birlikte yetkinin kullanımına ilişkin belirlenen usulün ölçülülük ilkesinin alt ilkelerinden olan gereklilik ilkesine aykırılığı nedeniyle 27/10/2023 tarihli ve 32352 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13/9/2023 tarihli ve E:2022/70, K:2023/152 sayılı kararı ile iptal edilmesi dolayısıyla mahkeme kararı gerekçesinde yer alan hususlar doğrultusunda konuya ilişkin düzenleme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu çerçevede Kanunun 77 nci maddesinin on ikinci fıkrasında düzenlenen idari cezalar yanında getirilen düzenlemeyle içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesine ilişkin tedbirler de Reklam Kurulunun yetkilerine dahil edilmektedir.
MADDE 18- 6502 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde adli ve idari yaptırımlar ile güvenlik tedbirlerine yer verildiğinden madde başlığında yer alan "ceza" terimi yerine tedbirleri de içerebilecek şekilde genel ve kapsayıcı bir terim olarak "yaptırım" ibaresine yer verilmek suretiyle madde başlığı "yaptırım hükümleri" şeklinde değiştirilmektedir. Kabahatin haksızlık içeriği ve fiilin ağırlığı ile orantılı olmasını teminen idari yaptırımlarda değişiklik yapılmaktadır. Satışından kaçınılan mal veya hizmet için öngörülen idari para cezasının satış fiyatı dikkate alındığında çoğu zaman yetersiz kaldığı, bu durumun cezaların caydırıcılık özelliğini karşılamadığı görülmektedir. Bu itibarla, Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrası iki bende bölünerek (b) bendinde satıştan kaçınılan mal veya hizmet için halihazırda yürürlükte bulunan ceza tutarının altında kalmayacak bir tutar alt sınır olarak belirlenmekte ve mal veya hizmetin satış bedeli ile orantılı bir idari para cezası uygulanması öngörülmektedir. Diğer taraftan, söz konusu fıkranın (a) bendinde yer alan idari para cezası tutarı da (b) bendinde alt sınır olarak yer alan tutarla uyumlu hale getirilmektedir. Kanunun 58 inci maddesi uyarınca, üretici ve ithalatçılar satış sonrası bakım ve onarım hizmeti sunma yükümlülüğünü yetkili servis istasyonları aracılığıyla yerine getirmektedir. Halihazırda aykırılık sayısı dikkate alınmaksızın üretici ya da ithalatçılar hakkında yetkili servis istasyonu başına maktu idari para cezası uygulanmaktadır. Yapılan değişiklik ile ceza sistematiği aykırı işlem sayısı esas alınarak yeniden düzenlenmekte, bu sayede cezaların caydırıcı ve tüketici mağduriyeti ile orantılı olması hedeflenmektedir. 24/3/2022 tarihli ve 7392 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 15 inci maddesi ile 6502 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin on ikinci fıkrasına eklenen beş, altı, yedi, sekiz ve dokuzuncu cümlelerinde yer alan Reklam Kurulu tarafından verilen erişimin engellenmesi kararına ilişkin olarak; 27/10/2023 tarihli ve 32352 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13/9/2023 tarihli ve E:2022/70, K:2023/152 sayılı kararında Reklam Kurulunun erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin düzenlemenin kamu yararı amacına uygun olmakla birlikte yetkinin kullanımına ilişkin belirlenen usulün ölçülülük ilkesinin alt ilkelerinden olan gereklilik ilkesine aykırılığı nedeniyle ilgili cümlelerin iptallerine karar vermiş olup. Mahkemece söz konusu cümlelerin iptal edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte görülmesi dolayısıyla iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararında yer verilen gerekçede özetle; Kurula, Kanunun 61 inci maddesinde açıkça gösterilen yükümlülüklere aykırılık teşkil eden ticari reklamlardan kaynaklı olarak erişimin engellenmesi kararı verme yetkisinin tanınmasıyla tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici içeriklerin yayımının önlenmesi suretiyle kamu düzeninin sağlanmasının ve kişilik haklan ile başkalarının şöhret ve haklarının korunmasının amaçlandığı, bu itibarla kurallarla ifade özgürlüğüne yönelik öngörülen sınırlamanın anayasal anlamda meşru bir amaca dayandığı, internet ortamında yer alan 61 inci maddede gösterilen yükümlülüklere aykırı nitelikteki ticari reklamlara erişimin engellenmesi suretiyle tüketicinin yanıltılmasmın ve istismar edilmesinin önlenmesi suretiyle hizmet ve ürün piyasalarının işleyişinin düzenli ve sağlıklı biçimde sağlanması biçimindeki çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünün sınırlanmasına yönelik anayasal açıdan meşru bir amaca sahip olduğu, dava konusu kurallarla verinin geniş kitlelere aracısız olarak hızlı bir şekilde aktarılabildiği internet ortamında, içeriğinden dolayı kişileri aldatıcı, kamu düzenini bozucu, haksız rekabete yol açabilecek nitelikteki ticari reklamların kolay ve süratli bir yöntemle yayından çıkarılmasının sağlanmasının amaçlandığı, bu itibarla kuralların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık taşımadığı, kamu makamlarının temel hak ve özgürlüklere müdahale ederken sınırlamaya yönelik meşru amacı gerçekleştirmeye sadece en elverişli değil ayrıca en uygun aracı seçme yükümlülüğü bulunduğu, davaya konu düzenlemeler ile Reklam Kuruluna, 6502 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde düzenlenen yükümlülüklere aykırılığın internet ortamında gerçekleşmesi durumunda ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak URL vb. şeklinde erişimin engellenmesi karan verebilme yetkisi tanındığı, bu şekilde tanımlanan erişim engelleme yetkisinin ticari reklam bağlamındaki içeriğe sınırlı olarak erişim engelleme kararı verilebilmesinin ötesinde bu içeriğin yer aldığı yayın, kısım ya da bölümün tamamına erişimin engellenmesi biçimde uygulanabileceği, bu çerçevede kurallarda öngörülen sınırlama biçiminin, erişimi tümden engellenen yayın, kısım ya da bölümün kullanıcıları bakımından, ifade özgürlüğü ile çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünün kullanımının tamamen ortadan kaldırılmasına yol açacak bir nitelik taşıdığı, kurallarda bu düzeyde bir sınırlamaya başvurulmadan Önce içeriğin yer aldığı internet sitesi işleticisine ilgili içerik hakkında bilgilendirmede bulunulması, içerik sahibine bildirimde bulunulmasının sağlanması ya da içeriğin kaldırılmasının ihtar edilmesi gibi internet sitesinin tümüne yönelik erişim engeli getirilmeden uygulanabilecek herhangi bir alternatif sınırlama yöntemi bulunmadığı, bu itibarla dava konusu kurallarda, ifade özgürlüğü ile çalışma ve özel teşebbüs kurma Özgürlüğünün sınırlanması suretiyle ulaşılmak istenen amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasını mümkün kılabilecek, daha az zarara yol açabilecek alternatif yöntemlerin düzenlememiş olmasının kurallarla öngörülen sınırlamanın ölçülülük anlamında gereklilik ilkesini sağlamadığı, ifade edilmektedir. Bu çerçevede. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve gerekçesi dikkate alınarak iptal edilen hükümler yerine yapılacak yeni düzenlemelerde kural olarak erişimin engellenmesi kararı verilmeden önce aykırı içeriğin çıkarılmasına yönelik bildirimde bulunma mekanizması getirilmektedir. Reklam Kurulu içeriğin çıkarılması ve içeriğin belirlenen sürede çıkarılmaması halinde erişimin engellenmesi ya da doğrudan erişimin engellenmesi kararı olmak üzere iki tür karar verebilecektir. Tüketici mağduriyetlerini önlemek amacıyla bildirimde bulunulamama hali ile sınırlı olmak üzere istisnai bir hal olarak Reklam Kurulu, doğrudan reklama ilişkin erişimin engellenmesine karar verebilecektir. Madde kapsamdaki Kurul kararlarının uygulanmasında; öncelikle ilgili internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden elektronik olarak iletişim kurulabilecek araçlar ile aykırılık konusu içeriğin yirmi dört saat içerisinde çıkarılması, aksi durumda içeriğe erişimin engelleneceği hususu bildirilecektir. Bu bildirime rağmen aykırı içeriğin çıkarılmaması halinde veya doğrudan erişimin engellenmesi kararı verilmesi halinde ilgili kararlar uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilecektir. Anayasa Mahkemesi kararında yer alan ifade özgürlüğü ile çalışma ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünün kullanımının ortadan kaldırılmasına ilişkin çekinceler dikkate alınarak erişimin engellenmesi kararının esas olarak aykırılığın gerçekleştiği içerikle sınırlı olarak verileceği, istisnai ve teknik olarak aykırılığa ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla aykırılığın önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebileceği düzenlenmektedir.
MADDE 19- 6502 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinde yapılan değişiklikle yapı ruhsatı alınmış olan devre tatile konu taşınmazlarda, 1/4/2022 tarihinden itibaren beş yıl süresince ön ödemeli usulle satış da dâhil olmak üzere devre mülk, mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil veya şahsi hak sağlayan devre tatil satışı yapılabileceği, kooperatif veya ticaret şirketi ortaklığı ya da demek veya vakıf üyeliği suretiyle devre tatil hakkı tanınabileceği, devre tatile konu mal üzerinde ayni hak sahibi olmayanların devre tatil satışı yapabileceği açıkça ifade edilmektedir.
MADDE 20- Maddeyle, 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yer alan idari para cezası tutarları ve yedinci fıkrada öngörülen idari para cezası hadleri yükseltilerek. Kanun kapsamında gerçekleştirilen denetimlerin etkinliğinin ve denetimler neticesinde uygulanan idari yaptırımların caydırıcılığının artırılması, bu sayede, sektörün mevzuata uyumunun sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca, beşinci fıkrada yapılan değişiklik ile stokçulukla daha etkin bir şekilde mücadele edebilmek, idari yaptırımların caydırıcılığını artırabilmek amacıyla Bakanlığa, bir takvim yılı içinde en az üç defa stokçuluk yaptığı tespit edilen ve idari para cezası uygulanan üretici, tedarikçi ve perakende işletmelere idari tedbir niteliğinde bir idari yaptırım olan kapatma cezası verme yetkisi alınmaktadır. Söz konusu idari tedbirin süresi yaptırımın ölçülülüğünün sağlanmasını teminen azami altı gün olarak belirlenmektedir. MADDE 21- 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanununun 20 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca FOB bedelinin tespitinde yaşanan güçlükler ve ihraç edilen ürünlere ilişkin FOB bedelinin, ihraç edilmesi hedeflenen ürünlere ilişkin Türk Lirası aralıklarından daha düşük kalması sebebiyle idari para cezasının tespitinde piyasaya arz edilen güvensiz ürünlere ilişkin idari para cezalarının esas alınması amaçlanmaktadır.
MADDE 22-Yürürlük maddesidir.
MADDE 23- Yürütme maddesidi