DÜNYADA KATILIM (FAİZSİZ) BANKACILIĞIN DOĞUŞU, TÜRKİYEDEKİ KATILIM BANKACILIĞININ GELİŞME SÜRECİ VE KONVANSİYONEL BANKACILIKTAN FARKLARI
AVUKAT C.GAZİ KULANTAŞ
Türk finans yapısı içerisinde bankacılık sektörüyle karşılaştırıldığında daha kısa bir geçmişe sahip olan Katılım Bankaları, ülkemizdeki ekonomik ve siyasal konjonktürün etkisiyle birlikte son yıllarda hızlı bir büyüme sürecine girmiştir. Sermayenin küreselleşmesinin de etkisiyle, sermaye noksanlığı yaşayan kalkınmakta olan ülkelere yeni kaynaklar sunmaktadır. Diğer bir taraftan ise, faiz hassasiyeti nedeniyle ekonomiye kazandırılmamış atıl fonların da reel ekonomiye kazandırılmasını sağlamaktadır.
Üç ana bölümden oluşan bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de faizsiz bankacılığın doğuşu, fon toplama-fon kullandırma yöntemleri ile konvansiyonel bankacılık sisteminden farkları, avantajları ve dezavantajları incelenmiştir.
Katılım bankacılığı faaliyetlerinin ortaya çıkmasında en büyük etken İslam dininin koymuş olduğu kurallardır. Faizin İslam dininde yasak olması sebebiyle özellikle Müslüman toplumlarda biriken atıl fonları ekonomiye kazandırmak amacıyla katılım bankaları kurulmuştur. Katılım bankaları, özellikle İslam toplumunun ihtiyaçlarına, işlemlerinde faiz kullanmadan cevap veren finansal kuruluşlardır.
Faizsiz bankacılık ilkesi, paranın alınıp satılan bir mal olarak değil, bir değişim aracı olmasıyla ilgilidir.
Global dünyada faizsiz bankacılık sisteminin en güçlü temsilcilerinin HSBC ve CITI Bank olması, faizsiz bankacılık sisteminin dünyada hızla yayıldığını ve ekonomilere önemli katkılar yaptığını dair önemli bir örnektir.
DÜNYADA FAİZSİZ BANKACILIĞIN GELİŞİM
Katılım bankası, İslami temellere dayanan bir tür finansal kurumdur. Katılım bankalarının en önemli özelliği, katılımcılarının, faiz kazancı yerine kazanılan kâr ve gelirleri paylaşmalarıdır.
Bir finansman müessesesi olarak Faizsiz Bankacılık’ın dünyada ilk uygulaması Mısır Arap Cumhuriyeti'ndeki Mit Gamr kasabasında devlet başkanı Cemal Abdül Nasır döneminde bütün bankaların devletleştirilmesi akımına karşı alternatif olarak geliştirilen bir deneme sonucunda ortaya çıkmıştır. Fellah (Mısır Köylüsü) tarımsal ve ticari ihtiyaçlarını karşılayan ve bunu yaparken müteselsil kefalet felsefesine dayanan, daha çok Venture-Capital (risk sermayesi) ile para vakfı karışımı özgün bir modelde çalışan bu kuruluşa banka sıfatının verilmesi bugün akademik bir tartışma konusudur. Model, hem bankacılığı, hem ticari ortaklığı (kâr ve zarar ortaklığı), hem tekafülü (sigorta) hem "barter" (takas), "icar" (leasing), factoring, vb. alt finansman metotlarını bir arada ve aynı çatı altında, aynı zamanda hayata geçirmiş kendine özgü bir modeldir.
Köy Sandığı kavramına yakın bir metotla faaliyet gösterdiği bilinen bu bankanın fikir babası merhum Dr. Ahmed El-Naggar aynı zamanda bankanın hissedarı ve ilk idari personelidir. Bununla birlikte, İngiliz hakimiyeti dönemindeki Hindistan'ın Müslüman bölgelerinde (bugünkü Pakistan vb.) görülen bazı "KOOPERATİF BANKACILIK" uygulamalarının da dünyadaki ilk faizsiz finansman örnekleri arasında yer alır.
Gelişimi münferit uygulamalar şeklinde birçok Müslüman toplumda 21. yüzyılın başlarından itibaren filizlenmeye başlayan bu hareketin bilinçli, organize ve çağdaş metotlarla hayata geçirilmesi fikri ilk kez merhum Suud kralı Faysal döneminde ortaya çıkmıştır.
Kalkınma sürecinin başındaki tüm ülkelerin kendisine yönelttiği fon taleplerini karşılamakta zorlanan Amerika Birleşik Devletleri bu gelişimin İslâm ülkeleri arasında bir an önce örgütlenerek büyük çaplı bir oto-finansman kaynağı oluşturmasını tercih etmiştir. Dünya Bankası (IBRD) modelinde çalışacak birkaç büyük bölgesel banka kurulması ve bu yükün paylaşılması konusunda önayak olmuştur.
Bu amaçla Asya ve Afrika kalkınma bankalarının kuruluşuna paralel olarak 1975 yılında Cidde’de kurulan İslam Kalkınma Bankası (İKB) gerçekten de İslam ülkelerindeki kamusal projelere çok önemli boyutlarda katkıda bulunmasına karşın ihtiyacı karşılamakta yeterli olmamıştır.
Özel sektör projelerine finansman veremeyen İKB' nin bıraktığı boşluğu doldurmak üzere bazı Suudi, Kuveytli, Birleşik Arap Emiri vb. zengin Müslümanların örgütlenmeleri sonucunda 1981'de oluşan "Dar Al-Maal Al-İslâmi" adlı holding İsviçre'nin Cenevre kentinde kurularak faaliyete geçmiştir. Söz konusu gelişmelerin vermiş olduğu bilgi birikimi ve girişimcilik "Dallah Baraka Grubu" ve diğer bazı grupların yatırımlarıyla Orta Doğu’daki Müslüman ülkelerde faizsiz finansman sistemi hızla yaygınlaşmıştır. Uzakdoğu’da (Malezya vb.) ülkenin yönetiminde söz sahibi zengin Müslümanların kurduğu banka ve finansman kurumları, Japon kültür ve teknolojisinin imkânları ile birleşince bölgenin büyük bir ekonomik sıçrama yapmasında lokomotif rolü oynamıştır.
Dünyada mevcut 135 müessese "faizsiz" finansman kuruluşu niteliğinde çalışmakta ve yaklaşık 150 Milyar Dolar'dan fazla bir kaynağı işlemektedir. Her yıl yayınlanan istatistik verilerinden anlaşıldığı üzere dünyada en büyük 1000 banka arasında yer alan bankalardan 89 adedi halen İslam ülkelerinde kurulmuş olan ve faizsiz sistemde faaliyet gösteren finansman kurumlarıdır. Dünyanın en büyük bankalarından Citibank bu sisteme yakın ilgi duymakta olduklarını ifade ederek bu gelişmenin içinde yer almaya gayret göstermektedirler. Bu ilgi, fiilen bu sistemde çalışan özel bankalar kurmak ve şubeler açmak şeklinde olduğu gibi mevcut faizsiz bankalarla ortaklaşa bazı projelere katılmak şeklinde de olabilmektedir.
Katılım Finans (Faizsiz finansman) sistemine batılıların 30 yıl önce yakıştırdığı sıfat, Türk halkı için de ters gelmeyen bir sıfattır; İslâm Bankacılığı... Ancak, faizin "haram" edilmiş olması sadece İslamiyet'te değil fakat tüm semavi dinlerde kabul gördüğü için, asli kültür öğelerine gittikçe daha çok ilgi duyan ve köklerindeki değerleri keşfeden bütün toplumlarda faizsiz bankacılık kavramı özel ve saygın bir yer kazanmaktadır. Kurucusu Prens Muhammed Al Faisal olan ve merkezi Cidde'de bulunan Dünya İslam Bankaları Birliği'nin en belirgin faaliyeti, konvansiyonel bankacılık standartlarını ve faizsiz finansman sistemini karşılıklı olarak birbirine adapte etmektir.
TÜRKİYE’DE KATILIM (FAİZSİZ) BANKACILIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ
25 Şubat 1984 tarihinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın, 21 Mart 1984 tarihinde T.C. Merkez Bankası’nın yayımladığı tebliğlerle sistemin ayrıntıları düzenlenmiştir. Daha sonra çıkarılan çeşitli tebliğ ve düzenlemeler sonucunda bu sistemin yasa ve mevzuat alt yapısı tamamlanmıştır. (Eskici, 2007) Türkiye’de 1985 yılında kurulan Albaraka Türk Finans Kurumu A.Ş. ve Faisal Finans Kurumu A.Ş. İslami bankacılık prensiplerine göre kurulmuş ilk kurumlardır. Bunları 1989 yılında kurulan Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş. 1991 yılında kurulan Anadolu Finans Kurumu A.Ş. 1995 yılında kurulan İhlas Finans Kurumu A.Ş. ve 1996 yılında kurulan Asya Finans Kurumu A.Ş. izlemiştir. 2001 yılında Türkiye’de yaşanan kriz döneminde İhlâs Finans iflas etmiş ve kapatılmıştır. Aynı yıl Ülker grubunca devralınan Faisal Finans, Family Finans adını almış ve 2005 yılında bu banka Anadolu Finans ile birleşerek Türkiye Finans Katılım Bankası kurulmuştur. 2014 yılında kamu sermayeli Ziraat Katılım faaliyete başlamıştır.
KATILIM (FAİZSİZ) BANKACILIK FON KULLANDIRMA YÖNTEMLERİ
3.1. Nakdi Krediler
Katılım banklarının reel sektörü nakdi olarak fonlama yöntemleri aşağıda belirtilmiştir.
3.1.1. Kurumsal Finansman Desteği – Murabaha
Katılım bankası ile fon kullanacak tüzel kişilik arasında yapılan sözleşmeye istinaden tüzel kişiliğin ihtiyaç duyduğu emtia, gayrimenkul, menkul, hizmet alımının tüzel kişilik adına satın alınması ve belirli bir kar eklendikten sonra satıcıya peşin olarak ödenmesi bunun karşılığında da tüzel kişi ile önceden belirlenmiş taksit planı üzerinden müşterinin borçlandırılması işlemidir.
Murabaha malın maliyetinin müşteriye bildirilmesi ve üzerine kar eklenerek satılmasıdır. Müşteri satın aldığı mal sebebiyle satıcıya ne kadar kar verdiğini bilmektedir.
3.1.2. Bireysel Finansman Desteği
Bireysel ihtiyaçlar için, gerçek kişi alıcıların doğrudan satıcıdan aldıkları mal veya hizmet bedelinin, katılım bankaları tarafından alıcı adına satıcıya ödenmesi karşılığında, alıcının borçlandırılması işlemidir.
3.1.3. Finansal Kiralama (Leasing)-İcara
3226 Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde leasinge söz konusu malların katılım bankaları tarafından satıcıdan satın alınması ve tüzel kişiliğe kiralanması şeklindedir. Leasing işlemlerinde malın cinsine göre KDV (katma değer vergisi)tutarları belirlenmektedir. Leasingde üç taraf söz konusudur. Bunlar yatırımcı, leasing şirketi ve üreticidir.
Örneğin inşaat sektöründe faaliyetini sürdüren yatırımcı firma yaptığı inşaat projesi için vinç alımı yapmak için 1.000.000 TL kaynağa ihtiyaç duyduğunu ve bu ihtiyacını banka kaynağı ile finanse etme kararı aldığını varsayalım. Katılım bankası ile kredi ilişkisi içerisinde olan firma, bankaya alacağı kule vinç ile ilgili satıcı firma tarafından hazırlanan proforma faturayı ibraz ederek leasing talebinde bulunur. Taksit planı üzerinde anlaşıldıktan sonra ilgili leasing sözleşmesinin noter tarafından onaylanmasını takiben, banka proforma bedelini satıcı firmaya ödeyerek müşterisini nakdi olarak fonlamış olur. Fatura banka adına kesildiğinden ürün bankanın mülkiyetine geçer. Firma aylık taksitlerini ödediğinde banka tarafından hazırlanan kira dekontunu alır ve muhasebesel işlemlerini gerçekleştirir. Vade sonunda ise banka sembolik bir bedel karşılığında ilgili malı müşterisine satar ve mülkiyet müşteriye geçerek leasing işlemi tamamlanmış olur.
3.1.4. Mudarebe
İslam bankalarının en fazla kullanabileceği mudarebe finans metodunda banka, projenin bütün masraflarını karşılar. Başka bir ifadeyle, yapılan yatırımdaki tüm sermayenin sahibi bankadır. Fon kullanan müşteri ise, işe emek ve ustalığının koyar.
3.1.5. Müşareke
İslam hukukunda Şirket’i-inan denmektedir. Mudarebe anlaşmasında bir taraftan sermaye, diğer taraftan emek konulurken, müşarekede taraflar işe hem emek hem sermayeleriyle beraber koyulurlar. Müşarekede ortaklığa katılanlardan bir veya birkaçının işi yapmasıyla ortaklardan her biri, işin yapılmasına katılmayanlar da dâhil, kâra önceden üzerinde anlaştıkları oranda hak kazanırlar.
3.1.6. Teverruk
Nakit bulmak amacıyla bir şahıstan vadeli olarak alınan malı bir başka şahsa peşin satmaya teverruk satışı denilir.(Aktepe,2014) Bu sistem katılım bankaları tarafından ödeme güçlüğü çeken müşterilerin borçlarını yeniden yapılandırılması amacıyla kullanılabilir. İngiltere’deki metal borsasından, ödeme güçlüğü çeken müşteriye kıymetli maden alım satımı yapılmak suretiyle kredinin yeniden yapılandırılmasının sağlanması işlemidir. Malezya vb. ülkelerdeki teverruk işlemi ise daha çok nakdi plasmanların yapılması için kullanılmaktadır.
3.2. Gayrinakdi Krediler
Katılım bankaları nakdi kredi desteklerinin yanı sıra nakdi işlemlerde de müşterilerine hizmet vermektedirler. Gayrinakdi krediler resmi kurum ve kuruluşlara, diğer gerçek ve tüzel kişilere hitaben, belirli bir edimin ya da taahhüdün, belirlenen sürede ve şartlar uyarınca yerine getirileceğini taahhüt eden, yerine getirilmez ise söz konusu taahhüt bedelinin banka tarafından ödeneceğini garanti altına alan belgedir. Bu belgeler;
-Teminat Mektupları -Akreditifler
-Aval Kabul Kredileri -Harici Garantiler
3.3. Diğer Bankacılık Hizmetleri
Katılım bankaları nakdi ve gayrinakdi fonlama haricinde diğer konvansiyonel bankaların vermiş olduğu bankacılık hizmetlerini de müşterilerine sunmaktadırlar.(www.turkiyefinans.com.tr) Bu hizmetler;
-Cari hesaplar üzerine çek karnesi hazırlamak -Kredi kartı limiti tahsis etmek -Spot döviz alım satımı yapmak, -Yurt içi PÖS (perakende ödeme sistemi) işlemleri yapmak -Yurt dışı para transferlerini gerçekleştirmek.
-Çek ve senet tahsil işlemleri yapmak, -Fatura tahsilâtı yapmak,
-Kambiyo hizmetleri vermek,-Kiralık kasa hizmetleri sunmak,-Sigorta aracılık hizmetleri sunmak
4. FON TOPLAMA FAALİYETLERİ
Katılım bankaları tasarruf sahiplerinden özel cari hesaplar, katılma hesapları ve özel fon havuzları olmak üzere üç yöntemle fon toplarlar.
4.1. Özel Cari Hesaplar:
Türk Lirası ve yabancı para cinsinden açılabilen ve istenildiğinde kısmen veya tamamen geri çekilebilme özelliği taşıyan, karşılığında hesap sahibine anapara dışında kâr ödenmeyen fonların oluşturduğu hesaplardır. Katılım bankaları kurum politikalarına göre cari hesaplara çeşitli oranlarda hesap işletim masrafları uygulayabilmektedirler. Cari hesaplardaki fonlardan gelir vergisi vb vergiler alınmamaktadır.
4.2. Katılma Hesapları
Türk Lirası ve yabancı para cinsinden “kâr ve zarara katılma hesabı cüzdanı” karşılığında yatırılan fonların, katılım bankalarınca kullandırılmasından doğacak Kâr veya zarara katılma sonucunu veren, karşılığında hesap sahibine önceden belirlenmiş faiz, kâr ve diğer nam altında bir getiri taahhüt edilmeyen, ayrıca anaparanın aynen geri ödenmesi garanti edilmeyen fonların oluşturduğu hesaplardır.
Bu hesaplara yatırılan fonlar için katılım bankaları herhangi bir faiz kar vb getiriyi önceden taahhüt edemez. Vade sonunda kurum tarafından belirlenen politikalar dâhilinde kar payı dağıtılmaktadır. Yatırımcılar için bir dahaki dönemde alınacak kar payı oranı olarak, bir önceki dönemde dağıtılan kar payı referans olarak gösterilebilir. Yatırımcı vade içinde mevcut fonlarından para çekebilir. Bu durumda diğer konvansiyonel bankalarda yaşanan vade faizi bozulması işlemi katılım bankalarında yaşanmamaktadır.
Vade içinde yatırımcı tarafından hesaptan para çekilmesi durumunda, vade sonunda hesapta kalan fon üzerinden kar dağıtımı yapılır. Yatırımcı vade sonunda aldığı kar tutarı üzerinden vergi ödemektedir. Katılım hesaplarında müşteriye anapara garantisi de taahhüt edilmez ancak katılım bankalarının her bilanço döneminde kar elde etmeleri neticesinde teoride anapara garantisi olmasa da katılım bankaları mevduat sahiplerine zarar dağıtımı yapmamışlardır. Zira bankanın mevduat sahibine kar yerine zarar dağıtımı yapması günümüz bankacılık sektörü içinde bankanın faaliyetini sürdürebilmesi açısından imkânsıza yakın bir durum oluşturur.
4.3. Sukuk
Özellikle son on yılda önemi ve popülaritesi giderek artan bir finansal araçtır. Dikkat çekici bir hızla büyüyen İslami finansal hizmetlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan sukuk, katılım bankaları başta olmak üzere finansal kurum ve kuruluşlara, işletmelere ve ülke hazinelerine finansal piyasalardan İslam hukukuyla uyumlu kaynak sağlama imkânı tanıyan bir araçtır.
Özellikle 1990 lı yıllarda varlığa dayalı menkul kıymet VDMK (varlığa dayalı menkul kıymetleştirme) ile finansal piyasalarda alternatif kaynak oluşturma yönteminin katılım bankacılığı sistemine uyarlaması olarak düşünülebilir. Katılım bankaları kendi bünyelerinde leasing işlemleri yapabilmektedir.
Leasing işlemlerinden doğan alacakların menkul kıymetleştirilerek ihraç edilmesi ve yatırımcılardan fon toplanması, katılım bankaları için yeni bir finansman kaynağının oluşturulmasına olanak sağlamıştır.
katılım finans